bir evde çok fazla, her bir yerde bir şeyler olunca daralıyorum. minimalist düzen, sadelik her zaman iyidir.
eğer buraya denizi olan bir şehirden gelmişseniz ilk başlarda nefret edersiniz. ancak zamanla sizi kabullenir bu şehir ve siz de ona alışmaya başlarsınız. senelerden sonra veda zamanı yaklaştıkça içinizi bir hüzün kaplar. gençliğinizin geçtiği caddeleri isteseniz de kötü hatırlayamazsınız.
bingöl'de bir avm. en alt katında 4g çekmiyor.
bir istanbul ilçesi.
bence abartılmış bir şehirdir.
vücuttaki demir oranının olması gerekenin altına inmesidir. dikkat edilmesi, önemsenmesi gereken bir durumdur. kadınlarda daha fazla görülür,
memleketin tek hippi istasyonu. ayrıca eskinin kadıköy'ü değil.
kökeni etiyopya dağları olan bitki. ağaçta yetişir. anlatıya göre; keçilerin dallardaki kahve tohumlarını yedikten sonraki coşkun halleri çobanların dikkatini çeker. kendilerinde de benzer etki görmeleri üzerine canlılık veren bu bitkinin kullanımı yaygınlaşır. çobanlardan sonra ilk kullanan gruplar vecd hallerini uzatma arayışındaki sufiler olur. önceleri çekirdekler kendi hallerine bırakılıp kurutularak tüketilir, kavrulmaz bile. tüketimi kendi coğrafyasında yaygınlaşınca suriye'den osmanlı topraklarına, istanbul'a 16.yy'da giriş yapar. buradan da venedik kuşatması ile beraber avrupa'ya giriş yapar. osmanlı'da kahvehaneler sosyal olayların konuşulduğu yerler haline gelince kahvenin kendisinin din dışı ilan edilerek dönem dönem kahvehanelerin kapatılması gibi yöntemler denenir ama başarılı olunamaz ve kahve tüm dünyayı kasıp kavuran bir meta haline gelir.
kahvesi leş çünkü ucuz malzeme.